(*7*)
Iğdır’da eski adı ‘Tekelti’ olan Akoluk köyünde yaşayan Medet Atam, 7 yıldır saç ve sakal tıraşı olmuyor. Görenlerin kendisini bu haliyle Yüzüklerin Efendisi filmindeki ‘Gandalf’ karakterine benzettiğini kaydeden Atam, “Doğayı oldukca sevdiğim için saçım ve sakalım da organik olsun istedim” dedi.
01 Kasım 2022 Salı, 18:04
Abone Ol
7 yıldır saç ve sakalını kesmeyen Medet Atam, bu haliyle Yüzüklerin Efendisi filmindeki “Gandalf” karakterine benzetiliyor. Iğdır’ın Tuzluca ilçesine bağlı 10 haneli Akoluk köyünde yazları çobanlık icra eden Atam, ara ara İstanbulyörede bulunan şifalı bitkileri biriktirerek akrabalarına gönderiyor. Akoluk köyünün dağcıların gözdesi olan 2 bin 550 rakımlı Tekelti Dağı’nın yamacında bulunduğunu belirten Atam, şunları söylemiş oldu:
Ben 7 yıl ilkin bir beyin kanaması geçirdim. Ondan sonrasında da organik yaşamaya karar verdim. İşi gücü bıraktım artık, hiçbir şeyle uğraşmıyorum. Saç ve sakalım tam olarak hikayesi bu. Artık saçıma ve sakalıma dokunmak istemiyorum. Kendi kendine bıraktım benimle birlikte mezara gitsinler isterim. 7 yıl oldu. Hiç kimseye dargınlığım yada kırgınlığım yok. Ben geçmişe takılıp kalmıyorum öyleki bir sıkıntım yok. Saç ve sakalımı bir sitem anlamında bırakmadım. Doğayı oldukca sevdiğim için saçım ve sakalım da organik olsun istedim. Bana oldukca boyayın diyorlar fakat ben öyleki şeyleri sevmiyorum. Doğayı eskiden beri severim. İstanbul’un merkezi Fatih’te yaşadım. Fatih Osmanlı ve Bizans’ın merkezidir. Oradan bir parça kültürümüz var.
Bu yaz çobanlık yaptım ve günlerin harikulade geçti. Her gün videolar çekerek toplumsal medya hesaplarımdan paylaştım. Köyde eve en geç ben geldim. Eve gelmek istemiyordum. Kimselerle de pek fazla sohbetim olmadığı için organik ortamda hayvanlarla daha güzel süre geçirmeyi seviyorum. Köyde yalnız yaşıyorum. Çevreme de oldukca sürpriz oldu. Kimse çobanlık sezonumu bitirebileceğime inanmıyordum. Hiçbir şey için kompleksim falan yoktur. Hepimiz doğuştan emekçi insanlarız, her türlü işi yaparız. Köyümüz 2 bin 550 rakımlı Tekelti Dağı’nın eteklerinde bulunuyor. Burada günde 3 mevsim bir arada yaşanır.
Sabahleyin üşüyorsun. Öğlen de giyinirsen sıcaktan yanarsın. Son kışı burada geçirdim. Köyde kimse kalmadığı için ve yakacak tezeğim olmadığı için bu kış burada olmayacağım ve İstanbul’a gideceğim. Yalnız olmuyor ve sıkıntılı oluyor. Yazın 10 hane oluyor, kışın 1-2 şahıs kalıyor. Ben 1969 senesinde İstanbul’a gittiğimde 80 hane vardı. Köyümüzün aslolan adı Tekealtı’dır. Şimdi Akoluk diyorlar fakat kimse bu adı pek bilmez.”
Yoruma kapalı.