“MÜCADELE ETMEMELERİNE NEDEN OLUR”
Bilhassa minik çocuk ve bebeklerin olduğu evlerde oda sıcaklıklarını yüksek tutma eğiliminin olduğuna dikkat çeken Özoğlu, “Sadece bu eğilim ısı artışı ile beraber rutubet oranının düşmesine niçin olmaktadır. Araştırmalar, düşük nemin, bağışıklık sistemimizi üç şekilde negatif etkilediğini göstermiştir. Birincisi, hava yollarımızı temizlemekle görevli minik tüy benzeri yapılar olan siliyaların çalışmasını yavaşlatır. İkincisi, herhangi bir enfeksiyon sebebiyle ziyan olan akciğerlerdeki hücrelerin kendilerini onarma kabiliyetlerini engeller. Son olarak da, düşük rutubet, enfekte olmuş hücreler tarafınca salgılanan ve bir koruyucu protein olan interferonların, komşu hücreleri uyarmamalarına ve böylece enfeksiyonun yayılmasına karşı savaşım etmemelerine niçin olur” diye konuştu.
“DÜŞÜK NEM VİRÜSLER İÇİN ELVERİŞLİ ORTAM”
Özoğlu, bu durumun bağışıklık sistemini negatif etkilediğini, kuruyan havanın (düşük rutubet) ise virüsler için fazlaca elverişli bir ortam hazırladığını söylemiş oldu. Havaların soğumaya başladığı bu günlerde kapalı ortamlarda daha fazlaca zaman geçirildiğini kaydeden Özoğlu, iyi havalandırılmayan, uygun rutubet ve sıcaklıkta olmayan kapalı mekanların hastalıkların da artmasına zemin hazırladığını altını çizdi. Uzm. Dr. Özoğlu sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Fazla sıcak tutulan ortamlardan dışarıya soğuğa çıkıldığında yaşanmış olan ısı farklılıkları hasta olma sebebi. Hastalığın bulaşmasında bir mühim unsur de kapalı ortamın rutubet oranı. Şu şekilde ki; hastayken öksürdüğümüzde ağız ve burnumuzdan dışarıya bazı parçacıklar çıkar. Nemli havada bu parçacıklar göreceli olarak büyük kalmaya devam eder ve yere düşer. Fakat kuru havada daha minik parçalara ayrılırlar. Bu şekilde havada saatlerce, hatta günlerce asılı kalabilirler. Bu da hastalık bulaşma riskinin artması anlama gelir. Rutubet oranının oldukça yüksek olması da başka olumsuzluklara neden olur. Araştırmalar oda sıcaklıklarında rutubet oranı yüzde 60’ları bulduğunda bulaşıcılığın ikinci bir artış gösterdiğini söylüyor. Rutubet daha da arttığında küf kısaca mantar oluşumu da artıyor. Ek olarak büyük parçacıklı virüsler aşırı nemde kapalı ortamdaki yüzeylere yapışarak direkt temas nedenli bulaşmayı artırıyor.”
“NEM ORANI YÜZDE 40-55 OLMALI”
Öte taraftan Uzm. Dr. Özoğlu kapalı yaşam alanlarında olması ihtiyaç duyulan ısı dereceleri ve rutubet oranlarıyla ilgili data de verdi. Özoğlu, “Kapalı mekanlarda ideal rutubet oranı yüzde 40-55 aralığında olmalı. Dünya Sıhhat Örgütü oturma odalarının 21 öteki odaların ise 18 aşama sıcaklıklarda olmasını önermektedir. Meydana getirilen bilimsel emekler yatak odalarında 16-19 derecelik sıcaklıkların ideal bulunduğunu göstermektedir. Bu sıcaklıklarda ideal rutubet oranını sağlamak da daha kolay olacaktır. Yüksek derecedeki sıcaklıklarda kalorifer peteklerine ıslak havlu, su kabı koymak, ya da buğu makineleri kullanmak bir dereceye kadar yararlı olabilir. Sadece bilhassa buğu makinelerinin devamlı kullanımı rutubet ve küf oluşumunu artırma riski taşır. Kapalı mekanlarda saat başı beşer dakikalık havalandırma uygulaması bulaşıcılığın azaltılmasında etkili bir yöntemdir. Bunun yanında kesinlikle el yıkamanın da dikkatsizlik edilmemesi ehemmiyet taşır” ifadelerini kullandı.
Yoruma kapalı.